7 Temmuz 2016 Perşembe

İBNU BATTA RAHİMEHULLAH ALEYHI - FITNELER, HEVA EHLI VE DELALETDEN SAKINMAYA DAIR



حَدَّثَنَا حَفْصُ بْنُ عُمَرَ الْأَرْدُبِيلِيُّ , قَالَ: حَدَّثَنَا أَبُو حَاتِمٍ , قَالَ: حَدَّثَنَا حَسَنُ بْنُ عَبْدِ الْعَزِيزِ الْجَرَوِيُّ , قَالَ: كَانَ الشَّافِعِيُّ " يَنْهَى النَّهْيَ الشَّدِيدَ عَنِ الْكَلَامِ فِي الْأَهْوَاءِ وَيَقُولُ: أَحَدُهُمْ إِذَا خَالَفَهُ صَاحِبُهُ قَالَ: كَفَرْتَ , إِنَّمَا يُقَالُ فِيهِ: أَخْطَأْتَ قَالَ الشَّيْخُ:


فَأَهْلُ الْأَهْوَاءِ فِي تَكْفِيرِ بَعْضِهِمْ لِبَعْضٍ مُصِيبُونَ , لِأَنَّ اخْتِلَافَهُمْ فِي شَرَائِعَ شَرَعَتْهَا أَهْوَاؤُهُمْ , وَدِيَانَاتٍ اسْتَحْسَنَتْهَا آرَاؤُهُمْ , فَتَفَرَّقَتْ بِهِمُ الْأَهْوَاءُ، وَشَتَّتْ بِهِمُ الْآرَاءُ , وَحَلَّ بِهِمُ الْبَلَاءُ , وَحُرِمُوا الْبُصَيْرَةَ وَالتَّوْفِيقَ , فَزَلَّتْ أَقْدَامُهُمْ عَنْ مَحَجَّةِ الطَّرِيقِ , فَالْمُخْطِئُ مِنْهُمْ زِنْدِيقٌ , وَالْمُصِيبُ عَلَى غَيْرِ أَصْلٍ وَلَا تَحْقِيق

ٍ665- Bize Hafs bin Umer el-Erdubili tahdis etti, dedi ki: Bize Ebu Hatim tahdis etti, dedi ki: bize Hasen bin Abdilaziz el-Cerevi tahdis etti, dedi ki:

Şafii hevalar(dan üretilmiş düşünceler) hususunda kelamdan şiddetli bir nehyetme ile nehyediyor ve şöyle diyordu: Onlardan (heva ehlinden) birisi arkadaşına muhalefet etse, (heva) sahibi (hemen) “kafir oldun” der. Halbuki o meselede belki ancak “hata ettin” denilebilir.

Şeyh dedi ki: Heva ehli birbirlerini tekfir etmekte isabet etmişlerdir. Çünkü onların ihtilafı kendi hevalarının icad ettiği şeriatlar ve akıllarının güzel gördüğü dinler etrafında cereyan etmektedir. Bunlar sebebiyle hevalar parça parça olmuş, görüşler dağılmış ve belaya maruz kalmışlardır. Böylece basiretten ve başarıdan mahrum olmuşlardır. Bu surette ayakları doğru yoldan kaymıştır. Onlardan hata eden zındıktır, isabet eden ise hiçbir (muteber) esasa ve tahkike dayanmadan(isabet etmiştir.)

(İbnu Batta, El-İbanet’ul Kubra, 2/535)



بَابُ تَرْكِ السُّؤَالِ عَمَّا لَا يُغْنِي وَالْبَحْثِ وَالتَّنْقِيرِ عَمَّا لَا يَضُرُّ جَهْلُهُ وَالتَّحْذِيرِ مِنْ قَوْمٍ يَتَعَمَّقُونَ فِي الْمَسَائِلِ وَيَتَعَمَّدُونَ إِدْخَالَ الشُّكُوكِ عَلَى الْمُسْلِمِينَ قَالَ الشَّيْخُ: " اعْلَمُوا إِخْوَانِي أَنِّي فَكَّرْتُ فِي السَّبَبِ الَّذِي أَخْرَجَ أَقْوَامًا مِنَ السُّنَّةِ وَالْجَمَاعَةِ، وَاضْطَرَّهُمْ إِلَى الْبِدْعَةِ وَالشَّنَاعَةِ، وَفَتَحَ بَابَ الْبَلِيَّةِ عَلَى أَفْئِدَتِهِمْ وَحَجَبَ نُورَ الْحَقِّ عَنْ بَصِيرَتِهِمْ، فَوَجَدْتُ ذَلِكَ مِنْ وَجْهَيْنِ: أَحَدُهُمَا: الْبَحْثُ وَالتَّنْقِيرُ، وَكَثْرَةُ السُّؤَالِ عَمَّا لَا يُغْنِي، وَلَا يَضُرُّ الْعَاقِلَ جَهْلُهُ، وَلَا يَنْفَعُ الْمُؤْمِنَ فَهْمُهُ. وَالْآخَرُ: مُجَالَسَةُ مَنْ لَا تُؤْمَنُ فِتْنَتُهُ، وَتُفْسِدُ الْقُلُوبَ صُحْبَتُهُ، وَسَأَذْكُرُ فِي هَذَيْنِ الْوَجْهَيْنِ مَا يَكُونُ فِيهِ بَلَاغٌ لِمَنْ قَبِلَ النَّصِيحَةَ، وَكَانَ بِقَلْبِهِ أَدْنَى حَيَاءً إِنْ شَاءَ اللَّهُ "

“Faydası olmayan konularda soru sormayı ve bilinmemesinin hiçbir zararı olmayan konularda araştırma ve inceleme yapmanın terk edilmesi ve de çeşitli meselelere dalarak Müslümanların arasına şüphe ekmeye çalışan bir topluluktan sakındırma babı”

Şeyh (İbnu Batta) dedi ki:

"Ey Kardeşlerim..! Bilin ki: Ben bazı toplulukların sünnet ve cemaatten çıkmasına vesile olan ve de onları bidate ve kötülüğe mahkum eden, onların kalplerine belaların kapısını açan, onların basiretlerinden hakkın nurunu perdeleyen sebebler üzerinde tefekkür ettim ve nihayet bu sebebi iki yönden tesbit ettim:

Birinci vecih: Faydası olmayan ve bilinmemesinin akıl sahibi bir kimseye hiçbir zarar vermeyeceği ve de kavranmasının mümine fayda vermeyeceği konularda çokça soru sormak, araştırma ve inceleme yapmak.

İkinci vecih: Fitnesinden emin olunmayan ve sohbeti kalbleri ifsad eden kişilerle oturmak.İşte biz bu iki vechi nasihat kabul eden ve kalbinde en düşük mertebede de olsa haya (utanma duygusu) olan kimse için yeterli olacak şekilde anlatacağız inşallah."

(İbnu Batta, El-İbanet’ul Kubra, 1/390)

Resmi sitemiz :

Telegram kanalımız :

Facebook sayfamız :

Twitter hesabımız :. twitter.com/davatusalafye

at-Tawhed.Blogspot.com sitesine teşekkürler

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder