Şeyh Muhammed bin Saleh el Müneccid
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-: “Bu ümmetin 73 fırkaya ayrılacağı ve -biri hariç- hepsinin cehenneme gireceğini...” bildirmiştir.
Rasulullah -sallallahu aleyhi ve sellem-,kurtulacak olan fırkanın (Fırka-i Nâciye) “Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat” yani, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- ve ashâb-ı kiram gibi yaşayanların olacağını beyan etmiştir.
Şüphesiz, Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat -Kitap ve Sünnete, ilim ve amel olarak tam bağlı olanlar- işte onlar; Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- ve Sahâbe-i Kiram'’ın -Allah onlardan râzı olsun- yoluna tâbi olmaları ve hem ilim, hemde amel bakımından onların sıfatlarıyla muttasıf olmaları sebebiyle “Kurtuluşa Erenler”dir.
Bir ferdin veya bir topluluğun, Sahâbe-i Kiram ve Tâbiîn'in temsil ettiği Selef-i Sâlihin akidesine muhâlefet ederek ve yalnızca sünnete tâbi olması, Firka-i Nâciye’den sayılabilmesi için yeterli değildir. Bilakis; ilim, amel, düşünce ve yaşayış bakımından, onların hayat anlayışını tatbik etmek gerekir.
Maturidiye’nin, savundukları arasında hak olan sözler de, bâtıl ve sünnete muhalif olanlar da vardır. Bilinmektedir ki, bu tür fırkalar, hakka olan yakınlık ve uzaklıkları bakımından farklılıklar arz ederler. Sünnete en yakın olan, hakka ve doğruya en yakın olandır.Bazıları çok büyük meselelerde sünnetle çelişir, başka bazıları çok hassas konularda sünnetle çelişirler.Bir kimse, sünnete bağlılık konusunda kendisinden daha uzak olan gruplara karşılık verirse, bu kişinin; bâtıla sessiz kalmaması ve hakkı söylemiş olması, davranış olarak güzeldir.Fakat bu karşı çıkışta bazı gerçekleri inkâr etmiş ve bazı bâtıl sözler söylemiş olduğundan haddini aşmış olur.Böylece, (derece bakımından) daha küçük bir bidatle, daha büyük bir bidati ve (derece bakımından) daha hafif bir bâtıl ile bir bâtılı savmış olur.İşte, Ehl-i Sünnete mensup bir çok kelâmcının hali böyledir....” (Fetava Şeyhul-İslam İbn-i Teymiyye 1/348)
Burada, çok önemli bir konu daha vardır, o da:
Diyobendiler ve benzerlerinin akaidde (tabi oldukları) Maturidiye’ye karşı tavrımız ne olmalıdır?
Bunun cevabı, kişilere göre değişiklik gösterir:
Bu kimselerden, inatçı olanların ve de bid’atlerini yayanların uyarılması ve sapkınlığının ve dalaletinin kendisine ifâde edilmesi gerekir. Bid’atini yaymayan, doğruyu arama eğiliminde olduğu gözlemlenen ve bu yönde arayış içinde olanların ise,inançlarının yanlış olduğu beyan edilerek, doğru inanç esaslarına yönlendirilmesi gerekir.Umulur ki böylece, Allah kendisini hakka döndürür... Bu nasihat, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-’in şu sözünün gereğidir.
“Din nasihattir.”
Kim için?
“Allah için, Kitabı için, Resulü için ve Müslümanların önde gelenleri ve avamı içindir.” (Müslim; hadis no: 55)
İslamqa.info sitesine teşekkürler
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder