30 Nisan 2018 Pazartesi


🌟 ALAY ETMEK KÖTÜ BİR HUYDUR 🌟


📌 Aziz Mü'minler!

İstihza (alay), söz, davranış veya yazı ile bir insanla eğlenmek, onunla alay etmek, onun haysiyet ve şerefini rencide etmek demektir.

İslam, müslümanların gerek kendi aralarındaki münasebetlerinde ve gerekse başkalarına karşı olan davranışlarında mânevi hayata zarar verecek ve hakaret anlamı taşıyacak söz ve davranışları şiddetle yasaklamış ve bunlardan kaçınmalarını emretmiştir.
     "Ey mü'minler, bir
     topluluk diğer bir topluluğu
     alaya almasın. Belki onlar
     kendilerinden daha iyidirler.
     Kadınlar da başka kadınları
     alaya almasınlar, belki onlar
     kendilerinden daha iyidirler.
     Kendi kendinizi ayıplamayın,
     birbirinizi kötü lakaplarla
     çağırmayın; inandıktan sonra
     yoldan çıkmış olmak ne kötü
     bir isimdir. Tevbe etmeyenler,
     işte onlar zalimlerdir." [1]

📌 Muhterem Müslümanlar!

Bir insanla alay etmek, onu değersiz görmek demektir. Halbuki insan, saygıdeğer bir varlıktır. Allah'ın ahsen-i takvim üzere yaratarak yeryüzünün halifesi kıldığı insanı hakir görmek yanlıştır. Kaldı ki, Allah, alay edilen kimsenin Allah katında alay edenden daha değerli olduğunu bildirmekte, alay edenler hakkında da şöyle buyurmaktadır.
   “Senden evvelki
   Peygamberlerle de istihza
   edilmişti de istihza edenlerin
   yaptıkları maskaralıklar kendi
   başlarına gelmişti." [2]

Peygamberimiz de
            "Bir kimseye
            günah olarak müslüman
            kardeşini küçük görmesi
            kafidir" [3]
buyurarak insanları bu kötü huydan kaçınmaya davet etmiştir.

Ayrıca Kur'an-ı Kerim, müslümanlarla alay eden münafıkların durumunu tavsif ederek şöyle buyurur :
    “Bu
    münafıklar mü'minlerle
    karşılaştıkları vakit biz de
    iman ettik derler.Kendilerini
    saptıran şeytanları ile
    başbaşa kaldıklarında ise, biz
    sizinle beraberiz, biz
    mü'minlerle sadece alay
    ediyoruz derler. Gerçekte
    Allah onlarla istihza eder de
    azgınlıklarında onlara fırsat
    verir. Bu yüzden onlar bir
    müddet başıboş dolaşırlar.
    Îşte onlar, hidayete karşılık
    delaleti satın alanlardır.
    Ancak onların bu ticareti
    kazançlı olmamış ve kendileri
    de doğru yola
    girememişlerdir." [4]

📌 Değerli Mü'minler!

Her ne şekilde otursa olsun, başkalarıyla eğlenmek, onu sevmediği ve hoşlanmadığı takaplarla çağırmak, ahlaki bakımdan çok çirkin bir harekettir. İnsan istihza ve alayın dışındaki her şeyi unutabilir, fakat bu gibi tavır, davranış ve hareketleri asla unutmaz. Bu sebeple İslam, insanları bu kötü huydan şiddetle men etmiştir. İslam, istihzayı, insanlara açıktan açığa sövüp saymayı, onları yazılı ve sözlü olarak tahkir ve tezyif etmeyi hoş görmez. Çünkü bu tür davranışlar insanın manevi hayatına tecavüz etmek manasını taşır ki, bu da ahlak yokluğundan, terbiye eksikliğinden ileri gelir. Böyle olan kimseler de ahlaki faziletlerden, insani meziyetlerden yoksun sayılırlar. İslamda değil insanlara, hayvanlara bile kaba ve çirkin sözler söylemek yasaklanmıştır. Yaratılan yaratanı bilse, yaratılan yaratanın yaratıklarını nasıl incitir, onları nasıl üzer.
_______________________________
[1] 📚Hucurat 11
[2] 📚Enam 10
     📚Enbiya 41
[3] 📚Riyazüs-salihin 3/156
[4] 📚(Bakara 14-16)

21 Nisan 2018 Cumartesi


🌟🇮​🇸​🇱​🇦​🇲​🇩​🇦​
🇪​🇺​🇱​🇪​🇳​🇲​🇪​🇾​🇪​
🇹​🇪​🇸​🇺​🇮​🇰​​ 🌟

İslam dini, çeşitli sebeplerden dolayı evlenmeyi teşvik etmiştir. Farz etmemekle beraber evliliğin önemini bildirerek gerek Peygamberimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) ve gerekse diğer Peygamberlerin sünneti olduğunu bildirerek Ku-ran-ı Kerim de yüce Allahın şu ayet-i kerimeleri ile dile getirmiştir:

ALLAH celle celaluhu buyurdu
          "And olsun ki, senden
          önce nice resuller
          gönderdik onlara eşler ve
          ço­cuklar verdik."
          📚(Ra'd: 13/38)

Peygamberimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurur:
"Dört şey resullerin sünnetlerindendir.
          ✔️Kına kullanmak
          ✔️Güzel koku sürünmek
          ✔️Misvak kullanmak
          ✔️Ve bir de evlenmek." [1]

İnsanoğlu bazı durumlarda evliliği kabul etmekte tereddüte düşer ve evliliğe art görevlerin ağırlığından korktuğundan dolayı yüz çevirir.

Dinimiz bu kişinin bu bakışını evliliğin zenginlik gibi bir vasıta olaca­ğı noktasına çevirir, fakirliğe iten sebeplerin üstesinden gelecek bir kud­rete kendisini malik kılacağını haber vererek şu ayet-i kerimeyi ileri sü­rer.

ALLAH celle celaluhu buyurdu
          "İçinizden bekârları,
          kölelerinizden ve
          cariyelerinizden iyi olanları
          evlendirin. Eğer yoksul
          iseler Allah onları lütfü ile
          zenginleştirir. Allah lütfü
          bol olandır, bilendir."
          📚(Nur: 24/32) 

Kişi evlendiği zaman Peygamberimiz (sallallahu aleyhi ve sellem)´in bu hadisi şeriflerine göre amel etmesiyle mutlu olur:

          ✔"Güzelliği için kadınlarla
          evlenmeyiniz, umulur ki
          güzellikleri onları uçuruma
          yuvarlar. 
          ✔Malları için de
          kadınlar­la evlenmeyiniz,
          umulur ki, malları onları
          azdırır.
          ✔Ancak dini için
          kadın­larla evleniniz. Ağzı 
          burnu düzensiz, dindar bir
          cariye, diğerlerinden da­ha
          efdaldir.",

          ✔" Kadınların en hayırlısı
          baktığın zaman seni
          sevince boğan,
          ✔Emretti­ğin
          zaman sana itaat eden,
          ✔Üzerine yemin ettiğin
          zaman yüzünü ak çıka­ran,
          ✔Kendisinden uzakta
          olduğun zaman nefsi ve
          malın hakkında seni
          ko­ruyandır´[2] 

     "Kadın 4 şey için nikahlanır.
               ✔️Güzelliği
               ✔️Malı
               ✔️Soyu
               ✔️Ve dindarlığı
     Sen dindar olanı seç" [3]

Zira güzellik, mal ve soy sahibi olan kadın devamlı kocasına karşı övünür, onu zor durumda bırakabilir. Onun için kişi dindar ve saliha olan bir kadınla evlendiği zaman daha rahat etmesi muhtemeldir. [4]
------------------------------------------
[1] 📚Tirmizi, 1080.
[2] 📚Nesai. 
[3] 📚Buhari, 4802.
[4] ✍🏻Kadı Ebu Şuca
📚Ğayet?ül-İhtisar ve Şerhi,Ravza Yayınları: 423-424.

18 Nisan 2018 Çarşamba

SORU :
--- İçki içmenin cezası nedir?
--- İçki içen kimse namaz kılabilir mi?
--- Ramazan orucunu tutabilir mi?

CEVAP :
Allah’a hamd olsun.
Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: ‘Ey iman edenler! (Aklı örten) içki (ve benzeri şeyler), kumar, dikili taşlar ve fal okları ancak, şeytan işi birer pisliktir. Onlardan kaçının ki kurtuluşa eresiniz.’  📚Maide (90)
Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurmuştur: ‘Zina eden kişi zina ettiği zaman, mümin olarak zina etmez. İçki içen kişi de, içki içtiği zaman mümin olarak içmez. Hırsız da çaldığı vakit mümin olarak çalmaz. Başkasına ait bir malı insanların gözleri önünde zorla alan kişi de bunu alenen gasp ettiği zaman mümin olarak bu suçu işlemez’ 📚Buhari (2295), 📚Muslim (86)  yani kâmil bir iman sahibi kimse bunları yapmaz. Bu iğrenç fiil ile imanında büyük bir eksiklik olur.
Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurmuştur: ‘Kim dünyada şarap içer de sonra tövbe etmezse, ahirette ondan (cennet şarabından) mahrum olur.’ 📚Buhari (5147), 📚Muslim (3736)
Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurmuştur: ‘Allah içkiye, onu dağıtana, içene, üzümünü sıkana, kendisi için sıktırana, taşıyana, kendisi için taşınana, satana, satın alana ve parasını yiyene lanet etsin.’ 📚Ebu Davud (3189)
İbn Deylemî rahimehullah Abdullah b. Amr’ın yanına girdi ve “Ey Abdullah Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem den içki hakkında duyduğun bir şey var mıdır?” diye sordu. Bunun üzerine Abdullah: “Evet, Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem ’den şöyle dediğini işittim: “Ümmetimden şarap içen kimsenin kırk gün namazı kabul olunmaz.” 📚Nesai (5570) Bu hadisten anlaşılan şudur: Namazının kabul olmaması demek namaz kılması gerekmez anlamına gelmemektedir. Bilakis bu süre içinde tüm namazları kılması gerekir. Eğer bu sürede namazı terk ederse büyük günah işlemiş olur. Bazı âlimler bu kişiye küfre girer demişlerdir, Allah korusun.
İçkinin ne kadar haram olduğunu gösteren hadisler ve eserler pek çoktur. Nitekim içki kötülüklerin anasıdır. Kim bu kötülüğe düşerse içki onu buna benzer kötülüklere ve günahlara girmesi için cesaretlendirir. Allah'tan selamet dileriz.
İçki içmenin dünyada cezasına gelince fakihlerin ittifakıyla değnekle vurulmasıdır. Bunun delili 
Enes b. Mâlik'den naklen gelen rivayettir. Nitekim Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem içki içen biri getirildiğide hurma dalları ve ile had uygulamıştır.’ 📚Muslim (3281)
Ancak celdin sayısı hususunda ihtilafa düşmüşlerdir. Âlimlerin büyük bir çoğunluğu hür olan kimse için seksen, diğerleri için kırk celdedir demişlerdir.
Bunun delili olarak Enes’in radiyallahu anhu hadisine dayandırmışlardır: Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem’e şarap içmiş bir adam getirmişler de ona iki hurma dalı ile kırk kadar dayak vur (dur) muş. Enes: Bunu Ebû Bekir de yaptı. Ömer halife olunca insanlarla istişare etti de Abdurrahman: Hududun en azı seksen (değnek)'i vur! dedi. Bunun üzerine Ömer de onu emretti; demiş.
Sahabe de Ömer’e radiyallahu anhu uydu ve ona muhalif bir şey demediler. Büyük Âlimler Konseyi de içki içmenin cezasının had olduğuna karar verdiler. Had ise seksen celdedir.
İbn Kudame ve Şeyhu’l İslam gibi bazı alimler kırktan fazla değnek vurulması müslümanların İmamın görüşü ile alakalı olduğunu görüyorlar. Onun görüşü ise kırktan fazla olması gerektiği yönündeydi. Ömer radiyallahu anhu zamanında olduğu gibi. O haddi seksen değnek yapabilir. Allah en iyisini bilir. 📚Tavdihul elhkam 5/330
İçki içen kimsenin namazı ve orucuna gelince şüphesiz namazları vaktinde kılması gerekir. Ramazan orucunu tutması gerekir. Eğer namazı bir süre için bıraksa içki içmekten daha büyük bir günah işlemiş olur. Ramazan sabahında içki içerse iki büyük günah işlemiş olur. Birincisi oruç tutması gerekirken orucunu bozması, ikincisi içki içmesidir. Bu kimsenin bilmesi gerekir ki günah işlemesi ve bundan tövbe etmekten aciz olması bu kimsenin imanının zayıf olması ile alakalıdır. Günahı, günaha devam etmesini, itaatsizliği ve ya ihmalkâr davranmasını haklı çıkarmamalıdır. Bilakis itaat etmesi gereken konularda elinden geldiğince itaat etmesi gerekir. Onu büyük ve ağır günahlara yakınlaştıran şeyleri terk etmesi gerekir. Allah’tan büyük-küçük bütün günahlardan bizi uzak tutmasını diliyoruz. Şüphesiz Allah hakkıyla işitendir, kuluna çok yakındır.
Allah en iyi bilendir.

10 Nisan 2018 Salı

KÜFÜR SÖZLER: Cihan var oldukça, Ali var olur, 
Cihan var, olurken de Ali vardı.

Ci­ha­nın te­me­li su­ret bu­lun­ca­ya ka­dar var olan Ali idi. Yer res­me­di­lin­ce­ye, za­man hu­su­le ge­lin­ce­ye ka­dar var olan Ali idi. Ve­li, va­sıy olan Şah Ali, cö­mert­li­ğin, ke­re­min, ba­ğı­şın Sul­ta­nı Ali idi.

Ali’­den ötü­rü me­lek­ler Ade­me sec­de et­ti­ler. Adem bir kıb­le gi­bi idi, sec­de olu­nan Ali idi. Adem de, Şit de, Eyup da, İd­ris de, Yu­suf de, Yu­nüs de, Hud da, Mu­sa da, İsa da, İl­yas da, Sa­lih Pey­gam­ber de, Da­vud da Ali idi.
Nef­sin ta­ma­mın­dan ötü­rü ci­han sof­ra­sl üze­rin­de eli­ni bu­laş­tır­ma­yan kah­ra­man as­lan Ali idi Kur’an’ın yer yer, ayet­le­rin­de Tan­rı­’nın is­me­ti­ni vasf ile öğ­dü­ğü Ku­ran sır­la­rı­nın ka­şi­fi Ali idi.

Ka­pısı­nın top­ra­ğı ka­dir ve kıy­met­te Ar­şın se­ma­sın­dan da­ha ile­ri ge­çen, o dur­ma­dan Hak­k’a sec­de eden arif Ali idi. İs­lam yo­lun­da iş dü­zel­me­dik­çe, du­rup din­len­me­yen o şe­ref­li, va­kar­lı Şah Ali idi. Hay­ber ka­le­si­nin ka­pı­sını bir ham­le­de ko­pa­rıp açan o ka­leler fa­ti­hi Ali idi.
Afa­ka her ba­kı­şım­da gör­düm ki, ya­kin yü­zün­den her var­lık­ta var olan Ali idi. Bu kü­für ol­maz, küf­ro­lan söz bu de­ğil­dir. Ci­han var ol­duk­ça Ali var olur, ci­han var olur­ken de Ali var­dı. Teb­riz’in Şems-ül Hak­kı ci­ha­nın giz­li ve açık sır­la­rın­dan her ne gösterdinse hepsi de Ali idi.

Kaynak :📙 Divan'i Kebir Seçmeler