15 Aralık 2016 Perşembe

Hafız Ebu’l-Ferec İbnu’l-Cevzi’nin Oğlu Ebu’l-Kasım Bedreddin Ali İbnu’l-Cevzi’ye Nasihatı

Dikkat et ey oğul!

– Kendi nefsin için mazide yaptıklarından pişmanlık duy.

– Hala vaktin varken kemale ermişlere ilhak etmek için çok çalış.

–Hala yaşken ağacını sula ve boşa harcadığın zamanı hatırla, bu sana yeter.

–Zaman geçtikçe tembelliğin lezzeti gitti ve  faziletlerin mertebelerine erişildi.

–Allah onlara rahmet etsin selef tüm faziletleri severdi ve onlardan sadece birtanesini bile kaçırdıklarında ağlarlardı. 

İbrahim ibn Edhem Allah ona rahmet etsin dediki:
Bir keresinde hasta olan bir abidin ziyaretine gittik ve onu ayaklarına bakarak ağlarken bulduk. ‘
–Sana ne oldu (niye) ağlıyorsun? diye sorduğumuz soruya: ‘
–Allah yolunda kirlenmediler!..’ diye cevapladı.

Başka biri ağladı ve ona: ‘
–Sen niçin ağlıyorsun?’ denildi.
–O da şöyle cevapladı: ‘Oruç tutmadan geçen güne ve kıyama durmadan geçen geceye ağlıyorum!..’

Bil ki oğlum, gün saatlerden oluşur ve saatler de aldığın nefeslerden oluşur. Her nefes hazinedir,boşa (hayır elde etmeksizin) nefes (alıp) vermekten sakın. Kıyamet Günü’nde boş hazineyi görüdüğünde pişman olursun.

Adamın biri Amir ibn Abdu'l-Kays’a demiştiki:
"Dur seninle konuşmak istiyorum.’
–O da cevaben demişki: ‘Güneşi tut (zamanı durdur da seninle öyle konuşayım)!..’

Ma’ruf (el-Kerhi) Allah ona rahmet etsin yanında oturan insanlara dediki:
"Kalkmak istemez misiniz? Şüphesiz Melek el-Şems (Güneş meleği) onu (güneşi) sürüklüyor ve hiç usanmıyor (zaman akıp gidiyor)!..’

Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) bir hadisde şöyle buyurmaktadır:
"Kim Subhanallahi ve bihamdihi (Allah'a hamd eder olduğum halde O'nu noksanlıklardan tenzih ederim) derse; onun için Cennette bir hurma ağacı dikilir.’’

(Tirmizi; Nesai, Amel el-Yevm ve el-Leyl; İbni Ebi Şeybe, Musannef; İbni Hibban, Mevarid; Hakim, el-Mustedrek ale’l-Sahihayn; Ebu Ya’la)
Zamanını zayi ederek kaçırdığın hurma ağaçlarının sayısını bir düşün!..

Selef zamanını değerlendirirdi. Kehmes (ibni el-Hasan el-Temimi) her gün ve gecede (bir günde) 3 kez Kur’an’ı hatmederdi.

Seleften 40 kişi sabah namazlarını yatsı namazı için aldıkları abdestle kılarlardı.

Rabia (el-Adeviyye) gece (ibadet eder) uyumazdı. Sabah vakti olduğunda biraz uzanırdı ve hafiften içi geçmişken korkuyla kalkar ve kendine şöyle derdi: ‘(Kalk!) kabirde uyku uzundur!.."

Sayd'ul Hatir" kitabı "Hatırlı Satırlar"

Türkçe Kaynak :-›
http://www.almuwahhid.org/mobil/risale.php?id=720

Arapça -› http://shamela.ws/index.php/book/12028
http://shamela.ws/browse.php/book-12028#page-819

Telegram.me/ahadunahad

5 Aralık 2016 Pazartesi

“La-ilahe illallah Diyen Birisini Ne Yaparsa Yapsın  Tekfir Edemeyiz”, Diyenlerin Çelişkileri

.
.
.
.
.
Ebu Butayn rahmetullahi aleyhi - EL-İNTİSAR Lİ HİZBİLLAH’İL MUVAHHİDİN– ⚠️ “La-ilahe illallah Diyen Birisini Ne Yaparsa Yapsın 
Tekfir Edemeyiz”, Diyenlerin Çelişkileri ⚠️
---------------------------

⚠️ “La-ilahe illallah Diyen Birisini Ne Yaparsa Yapsın 
Tekfir Edemeyiz”, Diyenlerin Çelişkileri ⚠️

İnsanların çoğunun bu büyük kelimenin manasına nazar etmekten (bakmaktan ve öğrenmekten) yüz çevirmesi en büyük musibetlerdendir. Öyle ki onlardan çoğu bu kelimenin nefiy ve isbat içeren manasına dair bilgisizliğinden dolayı “bizler La-ilahe illallah diyen birisine ne yaparsa yapsın bir şey diye￾meyiz” diyecek duruma gelmiştir. 

Bunu söyleyen kimsenin çelişkiye düşmesi kaçınılmaz ol￾masına rağmen şayet ona; ‘La-ilahe illallah deyip de, Muhammed bin Abdillah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in risaletini (Allah’ın elçisi olduğunu) ikrar etmeyen biri hakkında ne dersin?’ denilse, onun tekfirinde duraksamaz. Aynı şekilde iki şehadet kelimesini ikrar ettiği halde, ölümden sonra dirilişi inkâr eden (biri hakkında ne dersin? denilse) onun tekfirinde de duraksamaz. Ya da zinayı, livatayı veya bu ikisine benzer şeyleri helal sayan veya beş vakit namaz farz değildir veya ramazan orucu farz değildir diyen (hakkında ne dersin)? Böyle söyle￾yenin küfre gireceğini kabul etmesi kaçınılmazdır. İşte bu durumda nasıl oldu da La-ilahe illallah sözü ona fayda vermedi ve küfre girmesine engel olmadı?

Birisi tevhidi ortadan kaldıran ameli işlediği zaman ise ki bu Allah’u Te’ala’dan başkasına ibadet etmektir; o da büyük günahların en büyüğü olan büyük şirktir şöyle derler:
“O kimse La-ilahe illallah demektedir, dolayısıyla onun tekfir edilmesi caiz olmaz, çünkü o Kelime-i Tevhidi telaffuz etmektedir.” Lakin cehaletin ve taklidin afeti bunu (çelişkiyi) gerektirir.
------------------------------
Genel Kaynak : El İntsar sf44,45

Telegram kanalmıza davetlisiniz

1 Aralık 2016 Perşembe

Rububiyet Tevhidini Kabul Etmek Müslüman Olmak İçin Yeterli Değildir

Ebu Butayn rahmetullahi aleyhi - EL-İNTİSAR Lİ HİZBİLLAH’İL MUVAHHİDİN –Rububiyet Tevhidini Kabul Etmek Müslüman Olmak İçin Yeterli Değildir
----------------------------
Rububiyet Tevhidini Kabul Etmek Müslüman Olmak İçin Yeterli Değildir

Rububiyyet tevhidini ikrar etmeye gelince;
Allah Subhanehu’nun her şeyin yaratıcısı,meliki ve müdebbiri (idarecisi,düzenleyicisi) olduğunu ikrar etmektir.Bu husus hem müslümanın hem de kâfirin ikrar ettiği kaçınılmaz bir şeydir.Lakin kişi, bunu ikrar etmekle taki Rasullerin kendisine davet ettiği ve müşriklerin ikrar etmekten yüz çevirdikleri,müslümanı şirkten (ve şirk ehlinden); cennet ehlini,cehennem ehlinden ayrıştıran İlahlık Uluhiyyet tevhidini yerine getirinceye kadar,müslüman olmaz.Allah Subhanehu,Kitabı’nda birçok yerde müşriklerin rububiyyet tevhidini ikrar ettiklerini haber vermiştir.Allah Subhanehu onların rububiyyet tevhidini ikrar etmelerini, onların uluhiyyet tevhidinde (ilahlığı, ibadeti sadece Allah’u Te’ala’ya
has kılma hususunda) şirk koşmalarına karşı bir hüccet kılmıştır.

Allah Subhanehu şöyle buyurmaktadır
“De ki: Gökten ve yerden size rızık veren kimdir?
Kulak ve gözlere hükmeden kimdir?
Ölüden diriyi çıkaran; ölüyü de diriden çıkaran kimdir?
Her işi düzenleyen kimdir?
Onlar: Allah’tır! diyecekler. O halde de ki: O’na karşı gelmekten sakınmaz mısınız?
İşte sizin gerçek Rabbiniz Allah budur.” (Yunus 10/31-32)

el-Bekriyy’uş Şafii.¹ tefsirinde,bu ayet hakkında şöyle demiştir:
“Sen eğer ki, ‘bunu ikrar
ettikleri halde nasıl oluyor da putlara ibadet ediyorlar?’
dersen,şöyle derim
Müşriklerin hepsi putlara yaptıkları ibadetin,Allah’u Te’ala’ya ibadet etmek ve ona yaklaşmak olduğuna i’tikad ediyorlardı,lakin onların bu hususta gittikleri muhtelif yollarvardı.

Bir fırka şöyle derdi:
“Biz azametinden (yüceliğinden) dolayı Allah’u Te’ala’ya,vasıtalar (aracılar) olmadan ibadet etmeye ehil değiliz;biz onlara,bizi Allah’u Te’ala’ya daha çok yaklaştırsınlar diye ibadet ediyoruz.”

Aynı şekilde başka bir fırka ise:
“Melekler, Allah’u Te’alaindinde seçkindirler;biz de bu yüzden (bizi) Allah’u Te’ala’yadaha çok yaklaştırsınlar diye meleklerin görünüşü şeklinde￾putlar edindik.” demekteydiler.

Başka bir fırka ise şöyle derdi:
“Ka’be’nin Allah’u Te’ala’yaibadet için bir kıble oluşu gibi,bizler de ibadet hususunda putları kendimiz için birer kıble edindik.”

Bir fırka da şöyle i’tikad etmekteydi:
“Her putun,Allah’u Te’ala’nın emriyle,ona vekâlet eden bir şeytanı vardır.Kim o puta hakkıyla ibadet ederse; o şeytan,Allah’u Te’ala’nın emriyle,onun isteklerini yerine getirir.Aksi takdirde o putun şeytanı o kimseye,Allah’u Te’ala’nın emriyle, musibet bulaştırır.”

İbn Kesir rahmetullahi aleyhi Allah subanehu ve teale'nin :
“Allah’tan başka veliler edinenler,biz onlara sadece bizi Allah’a daha çok yaklaştırsınlar diye ibadet ediyoruz(derler).” (Zümer 39/3) ayeti hakkında şöyle demiştir:
“Onları bu velilere ibadet etmeye sevkeden şey şu idi:
Onlar kendi iddialarına göre Allah’u Te’ala’ya yakınlaştırılmış meleklerin suretleri şeklinde edindikleri putlara yöneldiler.Böylece meleklere ibadet konumunda olmak üzere bu suretlere ibadet ettiler.Böylelikle onların kendilerine yardım etmeleri ve karşı karşıya kaldıkları çeşitli dünya işleri için şefa’at(aracılık) etmelerini sağlamak istediler.

Zeyd bin Eslem ve İbnu Zeyd’den naklen Katade,Süddi ve Malik, “.(biz onlara) sadece bizi Allah’a daha çok yaklaştırsınlar diye ibadet ediyoruz (derler).” (Zümer 39/3) ayetini şöyle açıklamaktadırlar:
“Bize şefa’at etsinler ve Allah’u Te’ala katında derece bakımından bizi O’na yaklaştırsınlar diye ibadet ediyoruz.”.²

Allahu Teale şöyle buyurmuştur:
“Eğer onlara ‘Gökleri ve yeri kim yarattı’ diye soracak olursan, elbette onları Aziz ve Alim olan Allah yarattı diyeceklerdir.” (Zuhruf 43/9)

“Andolsun, onlara kendilerini kimin yarattığını sorsan elbette, ‘Allah’ derler.Öyleyken nasıl döndürülüyorlar?” (Zuhruf 43/87)

“Onların çoğu, Allah’a ortak koşmadan iman etmezler.” (Yusuf 12/106)

İbnu Abbas Radıyallahu Anhuma ve başkaları şöyle demiştir:
“Onlara gökleri ve yeri kim yarattı diye sorarsan, ‘Allah’tır diyeceklerdir. Buna rağmen Allah ile beraber başkasına ibadet ederler.”.³

Bu ayette geçen imanı, onların rububiyyet tevhidini ikrar etmeleri;şirki ise Allah’u Te’ala’dan başkasına ibadet etmeleri olarak tefsir ettiler ki bu da ulûhiyet tevhidinin ihlal edilmesidir.
-----------------------------
¹ – Ebu Butayn rahmetullahi aleyhi derki :
bu ismi geçen zat hakkında dipnotta şöyle bir açıklamada bulunmuştur:
“Tabakat’ul Mufessirin” adlı eserde Şafii mezhebinden olup da Bekri lakabıyla anılan sadece iki isimden başkasını bulamadım.Bunlardan birisi “Fahruddin er-Razi” olarak meşhur olmuş Muhammed bin Ömer bin Hasen’dir. Bu zat selefin yoluna muhalif olan Eşarilerin imamlarından ve kelamcıların büyüklerindendir. 606H yılında vefat etmiştir.
İkincisi ise Ali bin Yakub bin Cibril’dir ki bu şahıs Şeyh’ul
İslam İbnu Teymiyye Mısır’a geldiği vakit ona karşı çıkmış ve eziyet etmiştir.724H yılında vefat etmiştir. (Davudi, Tabakat’ul Mufessirin, 1/440, 2/215) İfade uslubu Razi’yi daha çok anımsatsa da bu ibareler Razi Tefsiri’nde bulunamamıştır.

² – İbnu Kesir, Tefsir, 7/75.

³ –  Taberi,Tefsir, 16/286-289.

Genel kaynak: EL-İNTİSAR Lİ HİZBİLLAH’İL MUVAHHİDİN sf31,32,33,34
----------------------------
Telegram.me/ahadunahad