ŞEYHU'L-İSLÂM AHMED İBN TEYMIYYE
Evet, bid'at ehline karşı çıkan, mücâhiddir.
Nitekim Yahya b. Yahya şöyle derdi:
"Sünnet'i müdâfaa etmek, bilfiil savaşa katılıp cihâd etmekten daha faziletlidir". Çünkü böyle bir mücâhid, siyâsetinde ve yaşıyışında adalet üzere olabilir de, olmayabilir de; onda bâzan fısk-u fücur bulunabilir.
Nitekim Peygamber Efendimiz buyurmuşlardır ki:
"Hak Teâlâ bu dini fâcir, günahkâr bir adamla ve âhiret nasibi olmayan kişiler vasıtasıyla da destekler" (Buhârî, Cihâd, 182; Meğâzî, 38; Müslim, İmân, 178; İbn Mâce, Fiten, 35)
Bu sebeble sünnet, iyilik sahibi de olsa, fâcir de olsa her komutanın maiyyetinde savaşmak şeklinde cereyan etmiştir.
Elbette cihâd, zahiren sahibi için ecri olan, şükre değer bir ameldir. Üstelik bir de iyi niyetle yapılmışsa, o takdirde hem dış görünüşüyle ve hem de bâtınen şükre değer olur.
Cihâdın böylece şükre değer oluş yönü, dine ve Sünnet'e yardım etmesidir. Bu yönden mes'eleye bakılınca İslâm'a ve Sünnet'e destek olanın da aynı şekilde bu ameline karşılık ecre ve şükre lâyık görüleceği apaçıktır.
Kişilerin Allah ve Resulü yanında ve mü'min kullar nazarında övülmeleri, hangi konuda olursa olsun Allah'ın dinine, Resulünün Sünnetine ve O'nun Şerîat'ına muvafakat etmeleri (uygun olmaları) dolayısıyladır.
Çünkü övgü, iyiliklerden dolayı yapılır.
İyilikler ise Allah'a ve Resulüne itâata muvafık olan şeylerdir ki, bunlar Allah'ın bildirdiklerini tasdik şeklinde olabilecekleri gibi, O'nun emirlerine itaat şeklinde de olur. İşte bu, Sünnetin tâ kendisidir.
SELEF'IN YOKU (4 CİLT)
RESMİ SİTEMİZ
TELEGRAM KANALIMIZ
FACEBOOK SAYFAMIZ
TWITTER HESABIMIZ
TAVHID.ORG SİTESİNE TEŞEKKÜRLER
