9 Eylül 2016 Cuma

Allahla Yetinme

Sufyan-ı Sevrî, Ca'fer b. İyâs- Said b. Cübeyr isnadıyla Abdullah b. Abbas (radıyallahu anh )tan şöyle nakleder:

"Alaycılara karşı sana biz kâfiyiz" (Hicr ayet 95) ayetindeki alaycıların

Velîd b. Muğîre, el Eseved b. Abdiyeğûs ez Zuhri, Esed b. Abdüİuzza oğullarından Ebû Zama el Esved b. el Muttalib, Haris b. Aytal es-Sehmi, ve Âs b. Vâil idi.

Cebrail (aleyhisselam) geldiğinde Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) bu adamları şikayet etti ve Velîd'i Cebrail (aleyhisselam) a gösterdi.

Cebrail de Velîd'in kolu içindeki "el Ebcel" denen damarına işaret etti. "Ne yaptın?" deyince "Ona karşı korunuldun" dedi.

Sonra Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem ona el Esvedi gösterdi.
Cebrail onun gözlerine işaret etti. "Ne yaptın" diye
sormasınada "Ona karşı korundun" dedi.

Sonra Ebû Zem'a'yı gösterdi. Cibril onun kafasına işaret etti.
"Ne yaptın?" demesinede "ona karşı konrunuldun" dedi.

Sonra ona el Hâris'i gösterdi. Cibril onunda
başına ve karnına işaret etti ve "ona karşı korunuldun dedi.

(As b. Vâil ona uğramıştı. Onun da tabanına
işaret etti. Efendimizin ne yaptın demesinede "Ona karşı korundun" dedi.)

BAKALIM İŞARET EDİLEN YERLERE NE OLDU.?

1.) Velîd b. Muğîre'ye gelince O Huzâ'a kabilesinden kendisine ok ucu sivriltiveren birine uğradı da bu
oklardan biri onun işaret olunan damarına saplanıp kesti.

2.) Esved b. Muttalibde kör oldu.

3.) Esved bAdiyeğüs ise başında bir yara çıkarak iyileşemeyip öldü.

4.) Haris b. Aytal da karnında sarı su toplanmahastalığına tutulup bu su ağzından gelmeye başlayınca ölüp gitti.

5.) El Âs ta başına şıbrıka denen dikenli
bir hicaz otu batıp her tarafı şişerek öldü.

Bu haberi rivayet eden bir başkası bu Âss'in Taife giderken
bindiği eşeğin tökezliyerek
onu şıbrıka dikeninin Üzerine düşürüp oradan tabanına batan bir dikenle Öldüğünü söyler.

Bu sahih birhadistir
_____________________________
Kaynakları:

İbni İshak Sire 273 Beyhakî Delâii 2/317-318 Ebû Nı'ıaym Deiâil 1/91
Belâ-zuri Ensabül Eşraf 1/154 Ravdii'l Unf 2/167

Bazı rivayetlerde bu alaycıların sekiz kişi olduğu yazılıdır. Müellif buraya beşini aldı. Diğerleri şunlardır.

1- Mâlik b. Talâtıla b. Anır b. Gubşân Bu alçağa Rasülullah (sallallahu aleyhi ve sellem ) beddua etmişti. Cebrail onun karnınısıkıp barsaklarını patlatıp öldürdü.

2- Hakem b. Ebî'I Âs b. Ümeyye. Bu da Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem)in ardından giderek ağzını burnunu eğerek istihza ederdi. Mekke fethinde yalandan
İslam'a girdi. Birgün Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem ) ailesinin yanındayken içeri baktı. Efendimiz öfkeyle çıkıp şu kertenkeleden beni ma'zur kılacak kimse
yokmu ? Eğer onu yakalasaydım gözünü oyardım'' buyurup beddua etti. sonra onu Medine'den sürdü. Ömer (radıyallahu anh )'ın vefatına kadar sürgün olup
Medine'ye giremedi.

3- Ebû Leheb Efendimizin en amansız düşmanı. Efendimiz giderken üzerine pis şeyler atardı. Bir gün Hamza görmüş ve attığını alıp kafasına
çarpmış ti. Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) Hz. Aişe'nin naklettiği bir hadiste

"ben ikişerli komşu, Ebû Leheb ile Ukbe b. Muayt arasında idim." der
Bir gün Ebû Leheb eziyet etsin diye oğlu Uteybe'yi gönderdi. Rasülullah (sallallahu aleyhi ve sellem ) o geldiğinde Ben Neml suresini okuyordum. Utbe "ben Necmin
Rahbini kabul etmem" dedi. Efendimiz de "Allah sana kendi köpeklerinden birini belâ etsin" dedi. Şam diyarında Huvran denen yerde
arkadaşları arasında uyurken bir aslan gelip adamları koklayarak ona geldi ve parçaladı. Son sözü "ben demedimmiydi Muhammed insanların en
doğru sözlüsüdür" demek oldu.

Bu herifin karısı Ummü Cemile de işkencecilerdendi, diken toplayıp Peygamberin yoluna serpen ve bu yüzden "Hammâlete'l Hatab" diye Allah
(Celle Celaluhu) tarafından tel'in edilen bu kadındı. Ebû Leheb ile karısı hakkında "Tebbet" suresi indirilmiştir.

İmam Zehebi, Tarihu’l-İslam 326-327

6 Eylül 2016 Salı

Ehl-i Sünnetin Maturidi’ye Bakışı:


Şeyh Muhammed bin Saleh el Müneccid

Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-: “Bu ümmetin 73 fırkaya ayrılacağı ve -biri hariç- hepsinin cehenneme gireceğini...” bildirmiştir.

Rasulullah -sallallahu aleyhi ve sellem-,kurtulacak olan fırkanın (Fırka-i Nâciye) “Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat” yani, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- ve ashâb-ı kiram gibi yaşayanların olacağını beyan etmiştir.

Şüphesiz, Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat -Kitap ve Sünnete, ilim ve amel olarak tam bağlı olanlar-  işte onlar; Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- ve Sahâbe-i Kiram'’ın -Allah onlardan râzı olsun- yoluna tâbi olmaları ve hem ilim, hemde amel bakımından onların sıfatlarıyla muttasıf olmaları sebebiyle  “Kurtuluşa Erenler”dir.

Bir ferdin veya bir topluluğun, Sahâbe-i Kiram ve Tâbiîn'in temsil ettiği Selef-i Sâlihin akidesine muhâlefet ederek ve yalnızca sünnete tâbi olması, Firka-i Nâciye’den sayılabilmesi için yeterli değildir. Bilakis; ilim, amel, düşünce ve yaşayış bakımından, onların hayat anlayışını tatbik etmek gerekir.

Maturidiye’nin, savundukları arasında hak olan sözler de, bâtıl ve sünnete muhalif olanlar da vardır. Bilinmektedir ki, bu tür fırkalar, hakka olan yakınlık ve uzaklıkları bakımından farklılıklar arz ederler. Sünnete en yakın olan, hakka ve doğruya en yakın olandır.Bazıları çok büyük meselelerde sünnetle çelişir, başka bazıları çok hassas konularda sünnetle çelişirler.Bir kimse, sünnete bağlılık konusunda kendisinden daha uzak olan gruplara karşılık verirse, bu kişinin; bâtıla sessiz kalmaması ve hakkı söylemiş olması, davranış olarak güzeldir.Fakat bu karşı çıkışta bazı gerçekleri inkâr etmiş ve bazı bâtıl sözler söylemiş olduğundan haddini aşmış olur.Böylece, (derece bakımından) daha küçük bir bidatle, daha büyük bir bidati ve (derece bakımından) daha hafif bir bâtıl ile bir bâtılı savmış olur.İşte, Ehl-i Sünnete mensup bir çok kelâmcının hali böyledir....” (Fetava Şeyhul-İslam İbn-i Teymiyye 1/348)

Burada, çok önemli bir konu daha vardır, o da:

Diyobendiler ve benzerlerinin akaidde (tabi oldukları) Maturidiye’ye karşı tavrımız ne olmalıdır?

Bunun cevabı, kişilere göre değişiklik gösterir:

Bu kimselerden, inatçı olanların ve de bid’atlerini yayanların uyarılması ve sapkınlığının ve dalaletinin kendisine ifâde edilmesi gerekir. Bid’atini yaymayan, doğruyu arama eğiliminde olduğu gözlemlenen ve bu yönde arayış içinde olanların ise,inançlarının yanlış olduğu beyan edilerek, doğru inanç esaslarına yönlendirilmesi gerekir.Umulur ki böylece, Allah kendisini hakka döndürür... Bu nasihat, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-’in şu sözünün gereğidir.

“Din nasihattir.”

Kim için?

“Allah için, Kitabı için, Resulü için ve Müslümanların önde gelenleri ve avamı içindir.” (Müslim; hadis no: 55)

Telegram.me/ahadunahad

İslamqa.info sitesine teşekkürler